Divan edebiyatının ilk temsilcilerindendir. Gazellerinde mazmunlara açık şekilde yer verdi.
Oğuz Türkçesini en zarif ve en sade şekilde kullanmıştır. Şiirleri devrine göre, Türk Edebiyatında gazel ve kaside nazım şeklinin ilk örnekleri olup, kolay anlaşılan benzetmelere yer vermiştir. Tasavvuf şiirinin hakim olduğu bir çevrede yaşamasına rağmen, şiirlerinde pek tasavvuf etkisi görülmez.
Farisi ve Türkçe şiirler yazan Dehhani, devrinin, çevresinin sosyal hayatını, ahlak, insan ve güzelliğini aksettiren ilk şairlerdendir.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Hoca Dehhani Eserleri:
Şâh-nâme Dehhanî’nin, Firdevsî’nin Şâh-nâme’si biçiminde bir şâh-nâme yazması için Sultan Alâeddin Keykubad’dan emir aldığı Yarcanî’nin Şâh-nâme ‘sinde kayıtlıdır. Bu emir üzerine 20.000 beyitlik bir Şâh-nâme yazmıştır. Fakat ne yazık ki bu eser bugün ortada yoktur.
Aceb bu derdümün dermânı yok mıAceb bu derdümün dermânı yok mı
Ya bu sabr itmegün oranı yok mı
Yanaram mûmlayın başdan ayağa
Nedür bu yanmağun pâyânı yok mı
Güler düşmen benüm ağladığıma
Aceb şol kâfirün îmânı yok mı
Delübdür ciğerümi gamzen okı
Ara yürekde gör peykânı yok mı
Gözi hançerlerin boynuma çaldı
Aceb ol zâlimün imânı yok mı
Su gibi kanumı toprağa kardun
Ne sanursın garîbün kanı yok mı
Cemâl-i hüsnüne mağrûr olursın
Kemâl-i hüsnünün noksânı yok mı
Begüm Dehhânî ye ölmezdin öndin
Tapuna irmeğe imkânı yok mı
Dehhani
Vezni: mefâîlün mefâîlün faûlün
Boyun cennetde tûbîye eger salmazısa sâyeBoyun cennetde tûbîye eger salmazısa sâye
Kim anı cennet ehlinden nazarda bir çöpe saya
Egerçi kim mutavveldür saçunun hîç ucı yokdur
Sor âhir kıl-be-kıl disün nesîm-i gâliye-sâya
Dişün dürlerine lâlâ olursa lülü-yi lâlâ
Bu mansıb çok degül midür bugün lülü-yi lâlâya
Hat u hâl ü saçun görüb gönül sevdâsına düşmiş
Zi miskîn göz kara idüb ne düşdi bunca sevdâya
Cemâlünle bir araya gelür olsa mukâbil ay
Cemâlün ittisâlinden düşer bin ihtirâk aya
Gönül virdüm belâ aldum kad-i bâlânı çün gördüm
Gönül virmek belâyımış bilimedüm bu bâlâya
Kalem yazdı bu sevdâyı başuma ger kalem bigi
Başum gitse yiter bana bu sevdâ sûd u ser-mâye
Bu sevdân odıdur dün gün yanar içümde pinhânî
Sirâyet idüben birgün dutışısar süveydâya
Söziyle gerçi Dehhânî güher kânı durur illâ
Zer oldı çün virdi gönül sen sîm-sîmâya
Dehhani
Vezni: mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
Zihî devlet ki gözlerüm yüzünden oldı nûrânîZihî devlet ki gözlerüm yüzünden oldı nûrânî
Visâlün lutf idüb savdı başumdan girü hicrânı
Severem sini cân bigi hatâ didüm maâzallâh
Ne mikdârı ola cânun ki benzedem sana cânı
Yüce boyun kılur bende çemende serv-i âzâdı
Yüzün mihri ider tâbân felekde mâh-ı tâbânı
Eger emseyidi sinün leb-i lalünden İskender
Niderdi isteyb bunca cihânda âb-ı hayvânı
Egerçi ceme şem isen bugün her cem arasında
Perîşân kılma saçunı esirge ben perîşânı
Bugün çün hüsn devrânı senündür eyü adıla
Süre gör devr-i hüsnüni ki geçer hüsn devrânı
Cemâlün iy büt-i Çînî cihânı dutdı ser-tâ-ser
Nite kim Rûm ilin şiriyle bugün dutdı Dehhânî
Dehhani
Vezni: mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
Zihî gevher karulıkda güher veşdür dişi lülüZihî gevher karulıkda güher veşdür dişi lülü
Yüzin görü burur yire özin her dem gül-i hod rû
Yüzi güldür saçı sünbül boyı serv ü lebi şekker
Melek-sîret hasen-sûret kaşı fettân gözi câdû
Bilüsüzlik idüb bu kim mukâbil oldı yüzine
Kamuya rûşen oldı kim katı yüzlüyimiş gözgü
Yiridür tağlara düşsem bugün Ferhâd veş andan
Ki şîrîn sözleri vardur şekerden hem dahı tatlu
Niçe gözleyem ol kaşı ki hışmı yasını kurmış
Atar kirpükler ohını pey-â-pey gözüme karşu
Bilünden kimsene hergiz haber virmeye kılca
Kemer ger kıl yaranlara heber virmezise gizlü
Degül mümkin ki gönülden ögütle çıkaram anı
Ağarmaz hîç Dehhânî yuyuban sûret-i hindû
Dehhani
Vezni: mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün