Bir sevdaya tutuldum on beş yıl önce,
Sıfırdan zengin olacaktım , amacım.
Öyle zengin olacaktım ki kocaman.
Hiç bir yanlış olmayacaktı çevremde.
“Yapar mıyım?” dedim kendi kendime,
Ne engel vardı ki yapamayacak!

Kesin kararımı verdiğim zaman,
Öğrenci idim , hem de sıradan.
Dedim arkadaşlara “sermaye neymiş?
İnsanın zekası sermaye imiş.”
Güldüler alay ettiler benimle,
“Paran olmaz ise olmaz” dediler.
“Öyle ise görürsünüz” diyerek,
Ayrıldım onlardan başladım işe.

Bir iş yeri açtım kendime.
Tek başıma okuldan sonra koşarak,
Nice nice engelleri aşarak.
Engeller bazen aşılmaz olur,
Sonra bakardım ki her şey hallolur.
Tek başıma çalışırdım o zaman,
Yanıma da bir çırak almıştım.
Hemen bir imza defteri başlattım,
Bir sayfaya ben , diğerine çırağım.
Sabah akşam imzalardık defteri.
Derken çoğaldık da çoğaldık,
Çoğaldık çoğaldık , sonra azaldık.
Öyle başladım ki durmadan çalış,
Çalıştım, çabaladım, boyum bir karış!
Ne yaptımsa tutturmak için mayayı,
Hep karşımda buldum koca kayayı!

Hiç kimseye anlatamadım derdimi.
Derdimden alamadım kendimi.
Bir insan bir şeyi candan sevdi mi,
Esiri oluyor derdin , esiri!!!

Yıllar sonra bir grup insan,
Dediler ki “biz de buna esiriz , inan!
Biz de senin ile esir olalım,
Hep beraber aynı yerde kalalım.”
Olurdu tüm bunlar olmasına da,
Aldığım tembihler çıktı karşıma.

Bir büyüğüm vardı yıllar öncesi,
Yok idi dünyada O’nun benzeri.
Çok sevmiştim Onu, erlerin eri.
Emeği çok bende, kalbimde yeri.
Bırakıp da gitti beni dünyada,
Nasihatleri kaldı bana burada.
Anlatırdı tecrübelerinden
“Uzak ol , uzak ol hayalcilerden.
Mesleksiz insan ile birlikte olma,
Bilgisizden uzak dur, yanında durma.
Sözünde durmayanı kovala.
Hedefi olmayanı tokatla.
Tespitsiz inanandan uzak dur.
Küçük menfaatçilerle oturup kalkma.
Küçük beyinlerle bir yola gitme,
Gidip de kendini boşa incitme.”

Bu güruhu test etmeliydim,
Tespitsiz inanamazdım tabi ki.
Test sonucu herkes bir bir döküldü,
Bu dikiş de en sonunda söküldü.

Geçenlerde bir mektubun okudum,
Bakın size o mektubu okuyum.
“Niyetinin uşağı,
Hesaplarını vicdanına verenmiş.
Vücudu muhabbetten yapılıymış.
Sözünün kölesi imiş.
Dünyada yapayalnız yaşarmış.
Biz ıstırabı varmış ki , çok acı.
Bir kalabalık içinde görülmüş.
O’nu da o kalabalıktan sanmışlar.
Çevresini saranlar
Kendilerini çok yakın sanıyor,
Ne dilini biliyor, ne de halini,
Hiç bir şeyini anlamıyorlarmış.
Ahbaplık iddiasında bir çok ahbabı varmış!
Sorsaymışsınız “can feda ” diyen ahbaplarına!
Emekli yaştan sonra hummalı,
Akıl almaz işlerini,
Hiç bir cevap alınamazmış.”

Şaşırmayın diyor kibarca.
“Kendinde yaşamayanların,
Kendinden bile haberi olmaz,
Sadakat iddialarında da
Gerçek payı bulunmaz.”

Kendini ermiş sananlara sık rastlanırmış.
İddialarında ise ispat hiç yokmuş.
Onlar gibiler de onları bir şey sanır,
Gıpta bile ederlermiş.

Her şeye rağmen yine de,
Can atıp, faydalı olmak için,
Anlatmış onlara bütün derdini.
Boş yere anlatmış bir ömür boyu,
Acı duymuş , ama yine anlatmış.
Ne imiş çabası biliyor musunuz?
Belki bir kaç anlayan çıkarmış!
Bazen merakı öyle olur ki,
Yoksa anlaşılmadan mı gideceğim
Bu dünyadan diye yanarmış.
Tüm isteği anlaşılmakmış!!!”

Selam olsun sana arkadaş,
Yoldaş arıyordun, al sana yoldaş.
Bir de ikizim var benden de özel,
Dünyanın içinde güzel mi güzel.
Biz yemin etmişiz hedefimize,
Dünyada engeller vız gelir bize.
Ömer BOZDOĞAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir