Merhaba Sevgili Dostlar,
Geçen hafta yeni bir yıla ” tasarruf “kavramını dikkate alarak gireceğimi belirterek prensibimi dile getirmiştim.
” Yılın ilk üç günü (zorunlu haller hariç) para harcamamak”
Üç gün geçti ve bu süre içinde prensibime uydum.Kendime bir “aferin” çektim.Tam o sırada aklıma bir fıkra geldi.Hemen sizlerle paylaşmak istedim.
Bekri Mustafa bir gün içmemeye karar vermiş. Kumkapı’da meyhanelerin bir bir önünden geçmiş ve hepsinde de kendine verdiği sözü tutmuş. Sonuncu meyhanenin önüne gelince “Aferin be Bekri, gel sana bir tek ısmarlayayım” diyerek kendini kutlamış.
Ben de kendime verdiğim sözü tuttuğuma göre yarından sonra kendime bir ödül vermem lazım.
—————————————————
Geçenlerde e-posta kutuma bir ileti geldi. Diyor ki; “Merhaba. Benim çok sevdiğim ve canımı verebileceğim bir kız var. Yakında onun doğum günü.O gün için güzel bir şiire veya anlamlı bir söze ihtiyacım var. Yardımcı olur musunuz? ”
Ben de bir gencin sevdiğine önem vermesi ve özen göstermesini çok değerli bulduğum için hayatımda ilk kez “sipariş üzerine” 4 kıtalı, 6+5 heceli İYİ Kİ DOĞDUN adlı şiiri yazdım ve gönderdim. Siparişle şiir yazmak çok zor bir iş.
Aradan beş, altı gün geçti bir haber yok.!?……
“Sayın …. gönderdiğim şiiri aldın mı? Merak ettim” diye bir e-posta daha gönderdim. Cevap geldi, aynen şöyle: “Hayır, almadım. Yarın doğum günü, yarına mutlaka lazım.”
“Neyse” dedim, ” bu kişi her kimse galiba çocuk” diye düşünüp, özür dileyerek tekrar gönderdim. Sonuna da “alırsanız lütfen bildirin” diye yazdım. Tek kelime cevap geldi. “Teşekkürler.”
Sevgili dostlar, bunu şunun için anlatıyorum.” İnsanlarımız neden incelik ve hassasiyetten yoksun acaba?” diye merak ediyorum. Sanki ben onun emir kuluyum veya karşılığında bir çıkarım var. Biri tanımadığı senin için kafa yormuş ve onu sana göndermek için can atmış. Beklediğim için değil günümüz hayatının insanımızı getirdiği hale üzülüyorum. Ama yine de bir kelime göndermiş. O da bir şey!
Sevgili Dostlar,
Lütfen yakınımızdaki insanlara hak ettikleri değeri verelim. Eğer hak ettikleri değeri vermezsek değerli özellikleri körelir ve neme lazımcı olurlar. İyilik de , kötülük de bir kişiden başladığına göre değerbilmezlik hiç iyi bir şey değildir diye düşünüyorum. Terbiye, nezaket, davranış, içtenlik gibi kişilik değerleri aileden alınır. Günümüz yaşam biçimi aile kavramını yok etmektedir. Yok olan aile de kişiliklerin her geçen gün daha da zayıflatmasına yol açmaktadır. Bu ve bunun gibi durumlarla karşılaştıkça üzülüyordum. Eşimin yazdığı bu konuya parmak basan ve çok beğendiğim yazısını iki hafta önce yayınlamıştım. “Aile En Güçlü Takımdır” başlıklı yazıyı tekrar okumanızı ve hep birlikte çare düşünmemizi arzu ederim.
Kalın sağlıcakla,
Ömer Bozdoğan
04 Ocak 2013