Merhaba Sevgili Dostlar,
Geçenlerde bir akrabamın yazlığına gittik. Dr.İsmail Tunçdoğan amcamızda orada imiş. Fakat biz ulaşmadan önce onlar ayrılmışlar. Bana da bir mektup bırakmış.
Mektubunda diyorki;
Ey Sanayici Şair Ömer Bozdoğan!
Yaklaşmak isterken uzaklaşıyormuşuz gibi bir tenakuz duygusu içindeyim.
Seni, halini ve tavrını seviyorum. Tanzimat devrinden kalmış gibi klasik ve görgülü, yeni yetmeler gibi yeni, harika bir duruşun var.
Şairlik de yakışıyor sana.
İla ahsen el kelam,
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne
(Ey sevgili! Gözlerini süzme ki, kirpik kirpik üstüne gelmesin.)
(Çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun düşmez.)
Ne kadar ince, ne kadar nazik bir tarz. İnsanlar arası ilişkilerin bu kadar sanallaştığı günümüzde bir mektup!
Mektup beni çok mutlu etti ve günlerce düşündüm. Toplum olarak ilişkilerimizde sevgimizi, saygımızı ve ilgimizi gizlemeden, belirgin eylemlerle göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sessiz, sözsüz, hareketsiz bir ilgiden ne kadar bahsedilebilir? Daha da ötesi bu eylemlerimizi kalıcı halde yaparsak hem muhatabımızla yakınlaşır, hem de başka insanlara örnek olarak toplumda yakınlaşmaları tesis ederiz. Bu düşüncelerle ben de kendisine bir mektupla saygılarımı, hürmetlerimi ilettikten sonra aşağıdaki kıtayı yazdım.
İsmail
Biri varmış olgun, İbrahim’in İsmail’i,
Çözüvermiş babasının derdini, kederini,
Biri varmış bilgin, Perihan’ın İsmail’i,
Mektubuyla feth eylemiş Ömer’inin kalbini.
Bu bayramda toplum olarak ilişkilerimizde sevgimizi, saygımızı ve ilgimizi gizlemeden, belirgin eylemlerle göstermenizi diliyor, bayramınızı kutluyorum.
Ömer Bozdoğan