Bizim eğitim şeklimiz
Korku üstüne idi.
Şayet istenilen birey olmazsan
Cehennem vardı,
Zebaniler ve katran kazanı.
Devler, cinler, periler,
Dünya sabun üstünde dururdu,
Hem jandarmadan korkardık, hem eşkiyadan,
Sınıfta kalırız diye öğretmenden,
Karakola götürür diye muhtardan,
Korkardık, bizden büyüklerden.
Mezarlıktan geçerken al basardı,
Şehirde polis, zabıta vardı.
Kaybetmekten korkardık, olmayan şeyi,
Toplum korku üstüne yetiştirirdi.
Korkan insan özgür olamaz,
Özgür olunmadan bilgi dolamaz,
Mesela, girmeye çekinirdim
Gösterişli otellere, lokantalara.
Oralar üstün insanların yeriydi,
Bunlar lüks kabul edilir, israf denirdi.
İsraf günah olur,
Melekler deftere yazardı.
Okulun bir hademesi vardı,
Maaşlıydı, iskarpin giyerdi, tozlu değildi.
Analar ahh deyip iç çekerdi,
‘Çocuğum hademe olsa’ derdi.
Almıştık atalardan aşıyı,
Hedefimiz hademe olmaktı.
Hademe olacak bizler,
Bürokrat olduk, yöneten olduk,
Tecrübesiz sanayici olduk.
‘Yapamayız toplu iğne bile’ denirdi,
Yabancılar üstündü, onlar yapardı.
Kültür sözü çok yabancı,
Bilgiyse bizden uzaktı.
Standart kavramını duyduk sonraları,
O da iyi bir şey değildi,
Özel işler yapmaktı marifet.
Standart iş harcıalemdi,
Kalite de masal gibi bir şeydi.
Güvensiz yetiştik, güvensiz.
Bir gün İstanbul Florya’da
Birlikteydik O ve arkadaşlarla.
Akşam vaktiydi arıyorduk lokanta,
Bir yere girdik, şatafat dorukta.
İçimde bir korku, aman Allahım,
Buraya nasıl gireriz, ne yaparım?
Girdi içeri, çaresiz izledim O’nu,
Kodaman lokanta hınca hınç dolu.
Şöyle bir tur atıp çıkacak oldu,
Kerli ferli bir adam önüne durdu,
‘Beğenemediniz mi, lütfen buyurun böyle’,
O dedi ‘beğenmedim’, bense hayrette,
Beğenmez, girmeye korktuğum yere
Ayrıldık oradan, bir başka yere,bir başka yere….
‘Mesajı anladım’ dedim içimden,
‘Anladım efendim, beğensen artık’
İçimden geçince bu farkındalık,
‘Hadi neyse’ dedi, ‘olsun burası.’
‘Manzaralı olsun, işte şurası.’
Yeyip, içip hesap gelince, dedim O’na,
‘Vah benim halime, yazıktır bana.
Anlamsız korkularla dolmuşum,
Üç kuruşa bin kuruştan olmuşum.’
Yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi,
Yine hayatımın dersini verdi.
‘Her yeri bir kez olsun görüp,
Basıklığını atacaksın.
Dünyaya üst tavırla bakıp,
Mutlu, özgür yaşayacaksın.’