SANAT, İNSAN ODAKLI YAŞAMANIN SİGORTASIDIR

Girişimcilik zor iştir sevgili dostlar. Özellikle bizim kültürümüzde birey boyutundan öteye taşınamamış iş ve meslek anlayışı, girişimciyi paçasından çekmeyi yardım sayar. Güya yanlış adım atmaktan korumak, elindekini avucundakini heba etmemesini sağlamak olarak değerlendirilir. Girişimciyi sımsıkı bir duvarla hapseder adeta. “Atanın dedenin mirasını havaya savurma” der, ya da “Çoluk çocuğunu düşün, onların rızkını çarçur etme” der, veya “Kendini düşün, ele güne muhtaç olma” diye bilindik işlerin dışına çıkmaman için pranga vurmaya kalkar.
Ne yazık ki bu asırlardır var olan gerçeğimiz, içinde girişimci ruhu taşıyan insanlarımızı, çağdaşlarından iki kat zor bir yolculuğa çıkmakla karşı karşıya bırakmaktadır. Zaten olmayanı oldurmak gibi zorlu bir deneyime çevre direnciyle de uğraşmak gibi bir anlamsız mücadele eklenir.
Girişimci yalnız adamdır. Başarısız olması için var olan tüm engellere rağmen başarıyı yakalarsa, bu kez de “ağam” olur, “beyim” olur, yine yapayalnız bırakılır.
Artık bilim adamlarının ilgi alanına girmiş olan bu olguyu incelemek değil amacım. O işi uzmanlarına bırakıp, kendi gerçeğimden edindiğim deneyimi paylaşmak istiyorum. Sevda şiirimin dizelerindeki gibi, insan bir şeyi candan sevdi mi, esiri oluyor adeta. Kendini alamıyor bin engel de çıksa. İşte bu zorlu yolculukta eğer bir can simidine sahipse güç buluyor mücadele için, ilham alıyor başarmak için, imkan buluyor kendini anlatmak için ve en önemlisi de doğru bir yol haritası çizebiliyor yapmak istedikleri için.
Bu sihirli değneğin adı “ sanat”dır. Şiirdir,resimdir, öyküdür,romandır,heykeldir,ebrudur, bestedir, güftedir, sazdır………….Güzel sanatlar olarak adlandırılan sanat dallarından herhangi birine yatkınlığınız, yeteneğiniz varsa çok değerli bir sermayenin sahibisiniz demektir.
Ben 17 yaşımdan beri en bunaldığım anlarda içimi döktüm şiirlerimle, güç verdi. Hedef belirlemek için kıvranırken doğum sancısı çeker gibi, ilham verdi şiirlerim. Anlaşılmamanın acısını yaşarken kendimi ifade etmeye araç oldu şiirlerim. Kimini ben de beğendim,koydum bir dosyaya; kimini “saçma” deyip attım çöp kovasına. Sonunda anladım ki hepsi de yardımcı olmuş bana , yolumda durmaksızın koşmama. Sanatın bir ucu birazcık dokundu mu insan yüreğine, odağı “insan” oluyor ne iş alsa eline.
İnsana hizmet eden bir iş veya ürün yapmak için yola çıkan insanın, şartlar ne olursa olsun İnsan odaklı olmaktan vazgeçememesinin sigortası oluyor sanat. Hukukçu, hekim, öğretmen, çiftçi,sanayici…. farketmiyor amaç. Hani “sanatçı ruhu” denir ya, işte o ruh işliyor kararların, kalemlerin, dişlilerin, metallerin arasına. Sanatçı gözünün derinliği,sanatçı içtenliğinin saflığı, sanatçı sezgisinin gücü, sanatçı zarafetinin lezzeti, sanatçı duyarlılığının özeni ve sevgisi öngeliyor çıkar kavgasının tam ortasında.
Buradan yola çıkarak diyorum ki, her insanın bir sanat dalında yeteneği vardır mutlaka ve bu yeteneği geliştirilmelidir daha çocuk yaşında.
Ömer BOZDOĞAN
20 Nisan 2011

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir