Gözlerin

Bir bilsen gözlerinde
Neler var, neler var…!
Zümrüt gibi ormanlar,
Yemyeşil ve taze.
İçinden buz gibi sular,
Coşku ile gürül gürül
Akarken sesi ne güzel!
Pırıl pırıl,
Eşi benzeri yok,
Gören aşk ile dolar.
Oysa sorun o sulara
Bu coşkuyu nerde bulmuş?
Madem bu kadar güzel
Niçin her yerde aranır durur?

Ağaca sorar,
Taşlara sorar,
Toprağa, hayvana, güneşe sorar.
Okuma yazması yoktur okusun yazsın,
Dili yoktur konuşsun,
Ayağı yoktur yürümeye,
Elleri yoktur tutamaz,
Çaresiz akaaar durur,
Kimselere diyemez aradığını,
Her geçtiği yere can gelir.
Ama o bir türlü bulamaz canını.
Bir taraftan buhar olur ateşten,
Yükseklerde dolaşır,
Yine yalnız, kimsesiz.
Yağmur olur, dolu olur, kar olur.
Kılıktan kılığa girer,
Sevdiğini arar durmadan.
Dolaşır durur bıkmadan.
Yine döner geldiği yere,
Hasrete dönüşür akar, akar
Çiçeklere sorar sevdiğim nerde?
Dikenler çıkar karşısına,
Kocaman kocaman kayalar.
Yılmadan o yine
Aşar engelleri bir bir.
Kokusunu duyar sevdiğinin,
Kendinden geçer sarhoşça.
Göl olur, bekler.
“Acaba o sevgili gelir mi?” diye.
Bekledikçe çoğalır deniz olur,
Tüm güzellikleri içine alır.
Yanar aşkından,
Yorulur beklemekten,
Her aldığı nefeste
Yalvarır durmadan
“Ne olur sevgilim,
Ne olur gel artık, kalmadı sabrım.”

Sevgilisi çok nazlı, çok doyumsuz.
Çok şey ister sevgiliden.
“Okyanus olacaksın”, “olayım”.
“Derya olacaksın”, “olayım”,
“Hatta öl diyorsan öleyim”.
“Bir dileğim var” der usulca,
“Yeter ki sevdiğini bileyim”.

Bir sürü şartlar koyar önüne
Acımasızca bin türlü.
“Ellerin olmalı tutmak için,
Gözlerin olmalı bakmak için,
En güzel kokular koklamak için.”

Doyumsuz dedik ya,
Bütün şartları olur bir bir.
Doymaz yine, ne kadar obur!
Durur mu, ardından yine sıralar.

“En güzel ses senin olacak,
En güzel şarkıları söyleyeceksin,
Öyle şarkılar olmalı ki
Sadece birkaç kelime.
İzin verilen sadece birkaç.”
Emreder “çabuk ol çabuk”
“Sevgilim” diyeceksin.

Hiç durmadan sevgilim.
“Olmadı, olmadı, yetmez bu bana.
Sevgilimin içine canımı kat.”
“Al senin, canım fedadır sana.”
Huysuzlanır, “feda olmayacaksın.”
“Peki” der yine çaresiz.
“Olmadı, olmadı, nerede aşkım?”
“Elbette aşkımsın, aşkım..”

Fırtınalar eser aşkım dedikçe,
Daha huysuzlaşır onu sevdikçe.
Öfkelenir yetmiyor diye,
“Hazır ol, hazır, uygun adım, marş.”

Doyumsuzluğa ne bulsun garip,
Aranır durur ne yapsam diye.
“Ne etsem de versem güzel hediye?”
Hiç usanmaz huysuzluğundan,
Ne yapsa yine çok sever.
“Sevgilim, sevgilim, çok seviyorum.” der,
“Sen gibi yok dünyada böyle bir er.”
Över her halini, her şeyini,

Çok sever, çok özler, çok bekler,
Ama nafile.
Ne yapsa ne etse bitmiyor hasret..!
Kavuşmak ister sevdiğine,
Sonsuza kadar birlikte,
Hiç ayrılmadan içinde…

Ömer BOZDOĞAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir