ÇANAKKALE
Merhaba Sevgili Dostlar,
Eğitim alanında uzman Japon heyeti, davet ile geldikleri Türkiye’deki araştırmalarını tamamladıktan sonra demişlerki bu eğitimle gençlerinize millî şuur vermeniz mümkün değildir!
Bizimkiler sorar;Siz Japonlar gençlerinize millî şuuru nasıl veriyorsunuz, nasıl bir eğitim programı uyguluyorsunuz ki; bizimkini yetersiz buluyorsunuz?
Biz eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki: İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız. Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da onlara deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi böyle yakar yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Dünyadaki devletler size saygı duymaya mecbur kalırlar. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin!.. Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışkan birer Japon genci olma yolunda millî bir şuur ve heyecanla okumaya yönelirler.”
Japonların bu tespitlerini sundukları sırada geriden bir ses duyulur:
İyi de bizim sizin gibi Hiroşima ve Nagazaki’miz yoktur ki… demek ister..
Heyecanlanan Japon eğitimci hemen cevap verir:
Sizin Hiroşima ve Nagazaki gibi yerleriniz bizimkilerden çok daha etkilidir, der ve şu örnekleri sayar:
Bir metrekareye bin merminin düştüğü Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı tarihî savaş alanları sizde. Çocuklarınızın ve gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile Çanakkale. Dünyanın en gelişmiş ve güçlü ordularına karşı Türkler olmazları olduruyor ve bütün dünyayı hayretler içerisinde bırakan bir zafer kazanıyorlar. İmanın, azmin, birlik beraberliğin neleri yendiğini ispatlıyorlar burada. İşte sadece bu olay, bu bölge ve bu zafer dahi gençlerinizin millî şuur kazanmalarına yetecek örneklerle doludur. Bu sebeple gençlerinizi gruplar halinde Çanakkale’ye götürüp gezdirmelisiniz. Her Türk genci Çanakkale savaşlarının yapıldığı bölgeyi bilerek gezmeli, atalarının ne olmazları başardığını gururla görmeli, iftiharla öğrenmelidirler. Daha sonra onlara demelisiniz ki: Sizler de birlik beraberlik içinde çalışmazsanız düşmanlarınız yine gelirler, Çanakkale’yi işgal etmeye kalkışırlar, yurdunuzda özgür yaşamayı size layık görmezler, tutsakları durumuna düşürmek isterler… Ama çalışır, teknolojiyi yakalarsanız ülkenizi kalkındırır, ilerleyen ülke haline getirirsiniz. Başınız dimdik durursunuz yabancıların karşısında!..”
Rahmetli Bülent Ecevitin Çanakkale şiirini sizlerle paylaşmak istedim. Kalın sağlıcakla.
Çanakkale
Söyle Arkadaşım’ dedi Anadolulu Mehmet
Yanıbaşındaki Anzak erine
‘Nereden kopup gelmişsin,
Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine?’
‘DUNYANIN ÖBÜR UCUNDAN’ dedi gencecik Anzak
‘Öyle yazmışlar mezar taşıma.
Doğduğum yerler öylesine uzak,
Örtündüğüm topraksa gurbet bana.’
‘Dert edinme arkadaşım’dedi Mehmet
‘Değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
Sende artık bizdensin,
Sende bencileyin bir Mehmet’
Çanakkale’de toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar.
‘Ya sen dedi Mehmet
Oyun çağındaki İngiliz erine,
‘Yaşın ne senin kardeş
Böylesine erken buralarda işin ne?’
‘Yaşım sonsuza dek onbeş’
Dedi ufak tefek İngiliz eri.
‘Köyümde askercilik oynar
Coştururdum trampetimle bizimkileri
Derken kendimi cephede buldum
Oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
Bir sahici kurşunla vuruldum.
Sustu boynumdaki trampet,
Son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu’da bana da bir mezar kazıldı
Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ’ yazıldı.
Öyküm de künyem de bundan ibaret.’
Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
Gözyaşları düşerek üstüne sanki
Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
Sahibini yitiren bir trampet.
‘Ya sizler’ dedi Mehmet
Dünyanın dört kıtasından
Mezarlar dolusu erlere,
‘Hangi rüzgar savurdu sizleri
Bu bilmediğiniz yerlere’
Kimi İngilizdi, kimi İskoç
Kimi Fransızdı, kimi Senegalli
Kimi Hintli kimi Nepalli
Kimi Avustralya’dan kimi yeni Zelanda’dan Anzak
Gemiler dolusu asker
Her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu’nun oya gibi koylarından şizarak
Tırmanmışlardı dağa bayıra
Siper siper yara gibi yarılan toprak
Mezar olmuştu savaş ardından onlara.
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
Kiminin de mezar taşında
On altı on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
Çanakkale topraklarında,
Her birinin erken biten yaşam öyküsü
Eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
‘Anlamaz mıyım’ dedi ‘halinizden kardeşler’
Adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet
‘Ben de yuzyıllarca yaban ellerde
Neyin uğruna bilmeden can vermişim
Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
İlk kez Çanakkale’de ermişim.
Uğrunda can verdikce vatandı ancak
Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
Değil mi ki sizler alamasanız bile
Bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrına
Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.
Çanakkale’de toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar.
Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
Kızıştıkça kızgınlığı dindiren
Ara verildikçe ateşe
Düşmanı kardeşe
Döndüren bir savaştı.
Kıyasıya bir savaştı
Ama saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine
Karşılıklı siperler
Gönüller de yakınlaştı
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı.
Savaş bitti.
Ölenler kaldı sağlar gitti
Köylü köyüne döndü evli evine
Kır çiçekleri geldiler akın akın
Çekilen askerlerin yerine
Yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
Kilim kilim yayıldılar toprağa.
Siper siper
Toprağın savaş yaralarını örttüler
Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
Silah yerine saban tutan elleriyle
Geri aldı savaş alanlarını doğa
Can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
Yeryüzünde cennet oldu öylece
O cehennem savaş yeri
Şimdi Çanakkale Gelibolu
Bahçe bahce, ülke ülke
Mezar dolu.
Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar.
Huzur içinde uyusun
Vuruştukları toprakta
Kavgadan kinden uzakta
Yanyan dostça yatanlar.
Bülent Ecevit