Merhaba Sevgili Dostlar,
Son günlerde Muhteşem Yüzyıl dizisi hakkındaki tartışmalar, yorumlar, Kıyam vs. alternatif filmler ile kafalarımız epeyce maşgul oldu. Bir Hürrem furyası aldı başını gitti. Hürrem yüzükleri, kolyeleri, kıyafetleri anneler gününe bile damgasını vurdu. Ehh, herkes gibi biz de olup bitene kıyıdan köşeden de olsa aşına olurken, zihnimizdeki yıllardır cevap bekleyen sorular da depreşmeye başladı. Büyük dedemiz Şair Akif Paşa hakkında define arar gibi derinlerden bulup çıkarttığımız çeşitli bilgileri bir araya getirme, bazı karanlık noktaların aydınlığa kavuşmasına bir nebze de olsa katkıda bulunma gayretine düştük. Zira hem ilk Hariciye Nazırı hem de ilk Dahiliye Nazırı olan ve Batlılarca da övgüyle bahsedilen bir diplomat olan Şair Akif Paşa’yı okullardaki tarih derslerimizde hiç okumadık, tanımadık, bilmedik. Ne diplomat olarak ne de edebiyatçı olarak, üstelik “ilk” olmasına rağmen.
Var olan bilgilerimizi çok kısa bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akif Paşa,devlet adamı, şair ve edebiyatçıdır.
Hak, adalet, özgürlük, vatan kelimelerinin ilk defa kullanılmaya başlandığı Tanzimat Edebiyatı döneminin önemli temsilcilerinden Namık Kemal,Şinasi, Ziya Paşa vb yazarlar divan nesri anlayışını yıkan ve yeni düzyazı anlatımının öncüsü olan bir şair ve edebiyatçı olarak kabul etmişlerdir.
Namık Kemal, O’nu “kalemimize Türkçe yazmayı öğretenlerin en büyüklerinden” biri olarak gösterir. Fuad Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi araştırmacılar ise, Akif Paşa’yı doğu uygarlığı çerçevesinde klasik edebiyatın son temsilcilerinden biri sayarlar; ancak, söz oyunları yerine, içeriğe önem verdiğini; dilde ve anlatımda sadelik yolunu tuttuğunu da kabul ederler.
O, Tanzimat devri edebiyat alemine; ilmini, bir iki değişik şiirini ve özellikle nesirdeki üslup sadeliğini kabul ettirmiştir. Türk edebiyatının kendi içinde sadeleşip, duygu ve düşüncelerini Türk diline mahsus yerli üsluplarla ifade etme anlayışının ilk temsilcisi sayılmıştır.
Bazıları da tam açık etmemekle beraber şairliğini dahi zayıf bulmakta ve sadece Divan Edebiyatı’nın son temsilcisi saymaktadır.
Ancak sürgünde yazdığı ve psikolojik durumunu yansıtan, yokluk kavramını ele alan, yaşam ve ölümü karşılaştıran, insanlığın kötü yazgısına başkaldıran “Adem Kasidesi”, döneminde konu yönünden bir yenilik olarak kabul edilmiştir. Ünlü Adem Kasidesinin yazılmasında imparatorluğun o günkü hali ve Paşanın başına gelen felaketler de rol oynamıştır. Ayrıca Tabsıra (İbret) adlı eseri saraydaki yabancı işbirlikçilerin entrikalarını anlatan belge niteliği bakımından önem taşır. Nitekim döneminde ilgi görüp beş kez basılan Tabsıra, Arthur Alric tarafından Un Diplomate Ottoman (1892) adıyla Fransızcaya da çevrilmiştir.
Akif Paşa tarih sayfalarında yer almaya Churchill Vakası ile başlar.
Akif Paşa ilk Hariciye Nazırı iken, sonradan Ceridei Havadis gazetesini çıkaracak olan Morning Herald muhabiri, İngiliz vatandaşı Churchill’in Kadıköy’de av yasağına rağmen avlanırken bir çocuğu yaralaması, suçlunun Tersane’de hapsedilmesi, İngiliz elçisinin ve İstanbul’daki yabancı devlet temsilcilerinin konuyu siyasal bir sorun haline getirmesi ve İngiliz elçisinin teamüllere uymamasına rağmen Hariciye Nazırı ile ilişkilerini kestiğini bildirmesi Akif Paşa’nın siyaseten adeta linç edilmesine neden oldu.
Yabancı işbirlikçilerinde desteğiyle konu uluslararası boyutlara taşındı. Bu durumda padişah çok fazla sevmesi ve güvenmesine rağmen Akif Paşa’ yı görevden almak istedi. Akif Paşa ise kusuru olmamasına rağmen, İngiliz elçisinin isteğiyle görevden alınmasının devletin iç işlerine karışılması anlamına geleceğini ve bunun da bir teamül oluşturacağını ve devletin çöküşüne neden olacağını savundu. Fakat dış baskılar nedeniyle sorunun ciddi boyut kazanması sonucunda hastalığı bahane edilerek görevden alındı. Pertev Paşa hem Churchill’den hem de İngiliz Hükümeti’nden özür diledi. Ancak bu da linç etmek isteyenleri tatmin etmedi. Miyop Churchill olarak anılan gazeteciye zamanın parası ile çok büyük bir miktar para, sınırsız zeytinyağı ihracatı ve gazete kurmak için ruhsat verildi.Ayrıca da bu gazetede çalışacakların ingilizce bilmeleri şart koşuldu.Bu da o gün için gazetede yalnızca yabancıların ya da yabancı yandaşlarının çalışması demekti…..
Bu konunun ayrıntılarını Tabsıra adlı eserinde dile getiren ve Pertev Paşa’nın İngiliz siyasetinin savunucusu olduğunu kanıtlayan deliller ortaya koyan Akif Paşa, daima dışa bağımlı siyasetin karşısında yer almıştır. Padişah tarafından tekrar göreve çağrılarak , bu kez Dahiliye Nazırlığına getirilmiştir. Ancak bu görevdeyken de entrikalar devam etmiş, bu görevinden de alınmıştır. Nihayet imparatorluğun içinde bulunduğu durumu görmesine rağmen birşey yapamamanın burukluğuyla hacca gitmiş ve dönüşte İskenderiye’de hastalanarak vefat etmiştir.
Uzun yıllar en ünlü eserini (Tabsıra) dahi elde edemediğimiz Şair Akif Paşa’nın hiç değilse bir tablosunu yapılmasını istedik. Sevgili Manolya Ural’dan rica ettim.
Sağolsun o da kırmadı ve özveriyle tabloyu yaptı. Haksızlığa uğramış bir vatanseverin yaşamasına ve eserinin ismi gibi (Tabsıra) ibret alınmasına katkıda bulundu. Kendisine teşekkürlerimi arz ediyorum.
25.06.2012
Ömer BOZDOĞAN